Sürdürülebilirlik
Sürdürülebilir Bina Tasarımı ve Maharishi Veda Mimarisi arasındaki bağlantı
Maharishi Veda mimarisi ve sürdürülebilir bina tasarımı derin bir ilişki içersindedirler ve ortak bir ilhamı, yani Doğal Yasa ile uyumlu inşa düşüncesini paylaşırlar. Veda’sal veya Vastu mimarisi %100 Doğal Yasa temelli bir mimaridir. Buna tezat bir şekilde sürdürülebilir mimari, bu kuşağın dehalarının aşama aşama keşfettiği ve daha önceki kuşaklara göre daha fazla yasayı uygulamaya koyduğu bir mimari türüdür.
Sürdürülebilirlik hareketi göreli olarak yenidir. İki asırlık sanayileşmenin istemeden de olsa meydana getirdiği zararlı etkilerine bir tepki olarak, yaklaşık çeyrek asır önce ortaya çıkmıştır. Bu aşamada sürdürülebilir tasarım ve inşaat konusu övgüye layık olup gelişim içinde bulunması gerçekten bir ihtiyaçsa da şu an hâkim olan çevre sorunlarına bütüncül bir temel oluşturmakta zorlanmaktadır.
Yeşil ev teknolojilerinin gelişim sürecinde, neyin işe yaramadığını gözlemek ve neyin daha iyi olacağını araştırarak en iyi çözüm yolu için denemelerin yapılması yöntemi kullanılmıştır. Deneme yanılma yöntemi usandırıcıdır ve belirsizliklerle dolu sonuçlar içereceğinden her zaman eleştiriye açık olacaktır. 1970’lerde üretan köpük, enerji verimliliği için yaygın bir şekilde kabul görmüştü. Ama daha sonra içerdeki havayı zehirlediği anlaşıldı..
Doğa sonsuzdur. Yaşamın yüzeysel düzeyinde, Doğa’nın parçaları ve sistemleri arasındaki ilişki, insan zekâsının ötesindedir. Dolayısıyla bütüncül bilgiye geçiş hakkı yokken, bir süre sonra istenmeyen olumsuz sonuçlar meydana çıkabilir.
Bu durumu hafifletmenin tek yolu bütün Doğa Yasalarının birleşik olarak mevcut olduğu yaratılışın sessiz düzeyinden işlem yapmaktır. Maharishi Vedasal mimari bu birleşik alandan işlem yapmaktadır. Sürdürülebilir yeşil dostu tasarım, Sthapatya Veda’nın zamanın ötesindeki ilkeleri ile işbirliğine girdiğinde, sonuç Doğal Yasa ile tam bir uyum içerisinde olan yeşil dostu binalar olacaktır.
Aşamalı ve deneysel olan yeşil ev tasarımı, Doğal Yasa temelli mimarinin üst düzey makamını elde etmekten uzaktır. Her ne kadar sürdürülebilir mimari hareketinin içerisinde pek çok değerli ve önemli unsur olsa da, Doğal Yasa ile tam uyumlu binaların tasarımı amacını gerçekleştirebilmek için başka bir yaklaşıma daha ihtiyaç duyar.
Bahsi geçen yaklaşım Maharishi Veda mimarisidir. Bu köklü, tam gelişmiş sistem, yakın bir geçmişte, Maharishi Mahesh Yogi tarafından, mükemmel bir şekilde Doğal Yasa ile ilişkilendirildi ve tekrar saflığına ve tamlığına kavuşturuldu.
Maharishi Veda mimarisinin kaynağı bütün Doğa Yasalarının mutlak bir şekilde uyumlu ve tamamen dengeli olarak bulunduğu yaratılışın sessiz düzeyindedir. Bu düzeyden ortaya çıkan her dürtü, birey ve çevre için geliştirici bir etkiye sahiptir. Sadece bu bile, sürdürülebilir tasarıma göre daha iyi bir fırsat sağlamaktadır.
Veda’sal bilginin her yönü Samhita’yla temellenir, ki bu, birliktelik ve bütünlük anlamına gelen Sanskritçe bir terimdir. Samhita, Doğa’nın çeşitli yönlerinin birlikteliğidir, bütün parçaların birleşik tamlıkta bütünleşmesidir.
Maharishi Veda mimarisi, Veda Edebiyatı’nın Samhita’ya dayalı 40 yönünden sadece bir tanesidir. İnsan yapımı yapıları evrensel yapılar ile üstün bir şekilde uyumlu hale getirerek, insan zekâsını, Evrensel Zekâ’ya paralel hale getirir ve insan bedenini, birleşik kaynağındaki bütün Doğa Yasalarının bağlar.
Bu düzeyden, birey, çevresi ve evren için hayatın niteliği yükselir. Bu da sürdürebilirliğin zirvesindeki ülkülerin gerçekleşmesini sağlar.
İki sistem de birbiri ile sağlam bir dayanışma içersindedir. Sürdürülebilirliğin 21. yüzyıl teknolojilerini ve zaman ötesi Stahapatya Veda sistemini bütünleştirmek, gezegenimizi en iyi şekilde koruyup kollayabileceğimizi garanti etmektedir. Aşağıdaki örneklerde gösterildiği üzere, yeşil dostu bina tasarımı daha fazla ön plana çıkarken, sürdürülebilir teknoloji kullanan çok sayıda Maharishi Vastu evi inşa edilmektedir. Hatta bazıları, kendi kendine tamamıyla yeterli olan kırsal yörelerdedir. DAHA FAZLA BİLGİ İÇİN …
Gezegenimiz aşırı derecede sanayileşme ve yüksek nüfus yoğunluğu ile karşı karşıyadır.Yapı malzemelerini, ısıtma ve soğutma sistemlerini, su sistemlerini veya binaların ve şehirlerin kullandığı diğer sistemlerin hepsini seçerken hataya yer yoktur. Çünkü bir çok sayıda bina inşaatında atılacak her adımın, çevre üzerinde çok ciddi sonuçları olacaktır.
Eski zamanlarda Veda mimarisi uygulanırken çevre doğal olarak “yeşildi”. Doğal olmayan(sentetik) malzemeler henüz ortaya çıkmamıştı. Şimdi, sanayileşmiş uygarlığımızda doğal olan bütün sistemlerin çok uzağındayız. Elektriğe, kalorifere, soğutmaya ve diğer sanayileşme ürünü teknolojiye ihtiyacımız devam edecekse, bu sistemlerin gezegenimize vereceği olumsuz etkileri en az düzeyde tutacak şekilde kullanmayı gerektirdiği oldukça kritik bir konudur.
Sürdürülebilirlik mühendisleri için çevreyi kirleten ve gerginliğe yol açan mevcut sistem ve malzemelerin yerine geçecek, yeşil dostu malzemeleri ve sistemleri sağlayacak yeni yolları araştırmak, bulmak ve üretmek bir zorunluluktur.